Ne ki şimdi bu?

Bu blog 2005 yılının Mayıs ayından beri tutuluyor. Kayıtların bir kısmı elimizde olmayan nedenlerle silindi. Kullanıcı Blogger ailesine 2008 yılında katılmış gibi görünüyor olabilir, siz ona inanmayın. Hem yazı hem fotoğraf olsun, bu ne kuru blog derseniz sizi Çalışmak Adamın Karakterini Bozar adlı Tumblr blogumuza alabiliriz.


Salı, Mart 27, 2007

gıcıklığına dilbilgisi dersi

1 - dahi anlamındaki "-de" ayrı yazılır
(ipucu. eğer cümlenizden bu eki kaldırdığınızda cümle anlamında değişlik olmuyorsa o "de" ayrı yazılmalıdır.
bknz: "ben de geldim", "ben geldim" (cümle anlamında değişme değil, daralma meydana getirir sadece)

1-a

bir de ama anlamına gelen ve ayrı yazılması gereken bağlaç "de" ler vardır ki, kafanız karışır mı bilmem...

kişinin kendinin ya da karşısındaki insanın son söylediği cümleyi referans alarak iki cümleyi bağladığı "de"ler de ayrı yazılır.
bknz:
- Bir gün inşallah bu susuzluktan kurtulacağız...
- kurtulacağız da, ne zaman onu bilmiyorum."

mesela

- "iyi dedin, güzel dedin de ..." yine aynı şekilde ifadeyi pekiştiren, biraz önceki "kurtulacağız da, ..." ile aynı kuralla kullanılmıştır.

2 - bulunma hali olan de birleşik yazılır
(bknz: "nerdesin?" - "evde")

3 - soru ekleri ayrı yazılır. özel ismin ardından gelen soru eki üst tırnak ile ayrılmadan ayrı yazılır.
("mi", "misin vb. gibi)

4- dilimizde anlatımı ve anlamın doğru aktarımı için çeşitli noktalama işaretleri vardır.

5- Cümle başındaki kelimenin ve özel isimlerin ilk harfleri büyük yazılır.

6- Özel isimlerde bulunma hali olan "de, da" ekleri üst tırnak ile ayrılır ama eğer dahi anlamında kullanılırsa üst tırnak kullanılmadan ayrı yazılır.

7- Tıpkı dahi anlamındaki "de" gibi "ki" bağlacı da ayrı yazılır. Yokluğu cümle anlamında değişiklik yapmaz ama iki cümleyi birleştirmede kullanılması açısından dili zenginleştiren öğelerdendir.
bknz: "Bir yemek yapmış ki, yeme de yanında yat"
"Bir yemek yapmış, yeme de yanında yat"
[bu cümlede hem "ki", hem de "de" eklerinin doğru kullanımları yer almakta]

8- Sıfat ve zamir yapan "ki" eki bitişik yazılır.
bknz: "Yarınki sınav ertelendi."

9- "Ya da" her zaman ayrı, "veya" her zaman bitişik yazılır.

10- "birçok", "hiçbir" birleşik, "pek çok" ayrı yazılır.

11- bu da bir başka sitedeki bir üyeden (zucka) alıntı: dahi anlamında "te" yoktur. Eğer dahi anlamında kullanılacaksa kullanılan kelimenin son harfinin sert veya yumuşak ünsüz olması yazımını değiştirmez.

günlük sözlük

kifayetsiz muhteris: yetersiz, yeteneksiz ya da donanımsız, deneyimsiz, eğitimsiz, görgüsüz (kifayetsiz) ama hırslı, kendini oldum sanan, kendini pek çok şey sanan ya da buna layık gören kişi (muhteris) tanımlamada kullanılan, özellikle Oğuz Atay romanlarında bolca rastlanabilecek ve Emre Kongar'ın çok sevdiği bir tabir.

"Fazileti olmayan insan, hayvanların en kirlisi, en vahşisi, en muhteris ve en doymak bilmez olanıdır" - Aristoteles

fazilet: yüksek değer

ps: İlginç... Üşenmedim yazdım bunları (:

Pazar, Mart 25, 2007

genç magritte














Genç Magritte'in işleri elimize geçebilseydi herhalde bunun gibi işleriyle karşılaşırdık, değil mi?

Cuma, Mart 23, 2007

bir dondurulmuş köftenin günlüğünden

köfte hayatı...

"canımı bu gün çok yaktılar günlük. ne güzel arkadaşlarımla şu sıcak havada serin serin oturuyorduk. sonra nedense bir süredir gayet mutlu takıldığımız yerden bizi ayırıp mutfak tezgahının üzerine koydular, balık istifi gibi dizdiler. bi de öylece bırakıp gittiler. yani insan bir düşünür, madem alıp getiriyorsun evine, ne diye alıştığı yerden kaldırıyorsun adamı. neyse, sonra tabi biz sıcağı görünce karpuz gibi erimeye başladık yavaştan. şukufe ile aylin fena saldılar yağlarını. peyami abi iyi gibiydi ama onun şansı gölgeye düşmesiydi. beni sorarsan rafadan yumurta gibiyim günlük. yine de iyi yönünden bakmak lazım. bizi bu gün baya bi allayıp pulladılar. sanırım buradan başka bir yere geçeceğiz. üzerimizdeki ince parlak kağıda sarılmış olmamıza bakılırsa dışarı çıkma ihtimalimiz bile olabilir. heyoooo.
neyse, sanırım birileri geliyor sevgili günlük. sonra konuşuruz."

mutfağın dışında holden sesler gelmektedir.

adam: 1,5 saattir portmantonun önünde seni bekliyorum
kadın: bir de beni düşün. yıllardır aynı manzarayı seyrediyorum bir burun ve arkadaşları
adam: çok komik.. kadınların sıradan bi evden çıkma olayını neden bu kadar büyüttüğünü anlamıyorum, sanki bir daha dönmeyeceğiz, gidip bi evin bahçesinde köfte yiyeceğiz altı üstü.
kadın: ona barbekü partisi deniyor canm
adam: öyle mi? peki köftelerin bundan haberi var mı? yoksa bizim salak köfteler sadece aşağılık bir mangalda can vereceklerini mi düşünüyorlar. halbuki ne can vermesi, parti yapıyor angutlar, değil mi?

Perşembe, Mart 22, 2007

ama arkadaşlar iyidir...

çocukluktan beri berabersinizdir... yanyanasınızdır. iyi günde kötü günde destek olacaksınızdır birbirinize. gözyaşı aksa canınız acıyacak, sevinse zıplayacaksınızdır. "birimiz için hepimiz hepimiz için birimiz" gizli anlaşmanızın ikinci maddesidir.

araya mesafe girmesi mühim değildir. karşılaştığınız ilk anda sanki aradan hiç zaman geçmemiş gibi tekrar aynı geyiklerinize döner, sanki biraz önce berabermişcesine sohbetinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

gün gelir, büyürsünüz. hayatın içinde kaybolur gider duygularınız. aslında artık eskisi kadar yakın değilsinizdir. son gelişmelerden haberdar oluşunuz tesadüf eseridir. ortak tanıdıklar sayesinde duyulan haberleri sanki yeni duymuyormuş gibi suskunlukla karşılarsınız, diğerlerine durumun vehametini hissettirmemek adına.

canınızı onların yanına gitmek ister ama ayağınız kımıldamaz yerinden. aradıklarında, sorduklarında sevinirsiniz. onlar sizin geçmişinizdir. çocukluğunuz, ergenliğiniz yitip gider sanki onlar gitse.

...ama yorulmuşsunuzdur. sabrınız eskisine nazaran daha azdır. sevgi yeterli değildir. kazık kadar olup güya törpüleneceğinize daha az sabırlı, çokça aceleci ve sinirli olmuşsunuzdur. onların üzerine biçtiğiniz yüce değerler değişmez ama daha çok farkındalık çöker üzerinize. kimi şeyleri kaldıramaz, bazı şeylere anlam veremezsiniz. kimsenin canını sıkmamak, keyfini bozmamak adına kendi içinize çekilirsiniz ve zaten bunun akabinde yavaş yavaş uzaklaşırsınız hayatınızın bir zamanlar merkezinde olan kişilerden.

onlar bir kenarda bekler. karşılıklı sevgi devam eder ama araya adı konmamış bir mesafe konur. belli bir süre, en azından taraflar kendine gelene dek bu perde ilişkiye iyi gelir.

ama 'yine de' arkadaşlar iyidir...

Pazartesi, Mart 19, 2007

ilaçlama aracının arkasından koşan sinek

önsöz: öylesine...
*
sinektir. hava güzeldir. kendine eğlence arıyordur. bir sahil kasabasındadır. kimse motorlu araç kullanmıyordur ve bu yüzden yollar bomboştur. eşini-çoluğunu çocuğunu kapan sahile inmiş çay içmekte, tavla oynamakta ve hatta kimileri rıhtımda ziftlenmektedir.

bahçelik alanda ısıracak, kulağının dibinde vızıldayacak kimse yoktur. yalnızdır. geçen geceki kıyımda her derdine koşan ve en baba dostlarından olan hilmi abi'yi kaybetmiştir. acılıdır. bu uzun yaz günleri onsuz nasıl geçecek, acısı nasıl dinecektir. sevdiceğinin bir bal arısının bal kovanlarına kanıp gidişinden de oldukça zaman geçmiş, cinselliği, yek vücut olmayı unutmuştur. annesi ile babası bir kaç gündür ortalıklarda görünmemekte, onların da hayatından endişe duymaktadır.

vakit çoktan gece yarısını geçmiş, çöpçüler çöpleri toplamaya gelmiştir. uzaktan onları izler. canı tek bir kanat çırpmak bile istemez onlara doğru. hilmiye teyze'lerin karşı konulmaz salata artıklarının arasında delicesine dolanan arkadaşı sinek seyfi çöpçüleri görünce oradan yavaş yavaş uzaklaşır, selami'nin yanına gelir. bir kaç hoşbeş geçer aralarında ama sinek seyfi, selami'nin canını sıkkın görünce onu biraz yalnız bırakmaya karar verir. annesi ile babasının karşı villadaki çatı katında hapis kaldığını ama sabaha orada temizlik yapılacağından öğlene doğru kavuşacakları haberini verip yanından ayrılır.

sinek'in içi ferahlar ama bu kısa sürer. ilaçlama ekibi çöplerin alınmasından hemen sonra sokağa girer ve ellerindeki hortumu oraya buraya püskürtmeye başlar. selami kararsızdır. aklından geçenleri savuşturmaya çalışsa da beyni vızz vızzz çalışmaktadır. sonunda karar verir.

onun artık hayattan çok da fazla beklentisi yoktur... ha ölmüş ha ölmemiş... ne farkeder?
bir anda yerinden doğrulup zaten ilacın etkisi ile hafiften başı dönmeye başlamış bir şekilde sinek ilaçlama aracının arkasından koşmaya başlar.

annesi selma ile süleyman acı dolu gözlerle onu karşı villanın catı katından izlerler ama kanatları ve bacakları bağlıdır...

selami amele sümüğü gibi yere yapışır... hemen oracıkta can verir.

mahallenin efsanesi olan sinek selami'yi herkes büyük bir cesaret timsali olarak anlatır ama aslında onunki anlık bir cinnet ve buhran anından başka bir şey değildir.

*

sonsöz: ölmeden biraz önce seyfi'nin söylediğine göre "bir efsaneydi bir efsaneydi senle beraber olmak, gözlerinle buluşup ellerine dokunmak" diye bir hakan peker parçasını söylüyormuş rahmetli. hala selvi'yi unutamamıştı garip.

Pazar, Mart 18, 2007

kendinden yorulmak

bedenin ağır gelir, düşüncelerin ağır gelir; hayallerin ise uçsuz bucaksızdır. lakin vücudunu kaldırıp yerinden çıkamazsın yollara. acın da kederin de mutluluğun da anlamsız gelmeye başlar... niçin yaşadığını sorgulamak ise çok uzun zaman öncesinde kalmıştır. ne kendini öldürmeye mecalin vardır ne de yaşama devam etmeye. kendin etmiş kendin bulmuşsundur...

hayatın akışı ise etkisiz elemandır bu noktada çünkü aslında sen kendinden yorulmuşsundur... işin kötü yanı kaçamazsın kendinden.

mutlak, müebbet bir hapistir bu ve o zamanı iyi değerlendirmek gerekir.

*

ilişkinden yorulursan ara verirsin, işinden yorulunca istifa edersin. okul boğucu geldiğinde asarsın dersleri, geçersin kenara. ailen / çevren / eş dost boğucu geldiğinde uzaklaşırsın bir süre, ruhunu dinlersin fakat iş kendine gelince bunların hiç biri mümkün değildir. kendini bırakıp gidemez, kendine siktiri çekemezsin.

*

bazen yaptığın rezilliklerden, salaklıklarından da yorulabilirsin. nasıl olur da hala "bir daha olmaz, tövbe!" demene rağmen yine aşık olmuşsundur?

sobanın sıcak olduğunu bin kez test etmene rağmen yine ona dokunmuşsundur? her seferinde aynı unutkanlığı nasıl yaparsın? "bir kez de bir işi zamanında gör be kardeşim!" diye uzar gider bu. ama huylu huyundan vazgeçmez işte. kendinle oturup konuşmalı, ya "böyle devam etmez diyerek" yumruğunu masaya vurup resti çekmeli ya da artık makus talihine boyun büküp birlikte yuvarlanıp gitme fikrine kendini iyiden iyiye alıştırmaya başlamalısın.

Pazar, Mart 04, 2007

Dönüş

Çok zamandır anladım, benim gözüm dışarda. Eskisi gibi bağlı değilim sana. Gelme bu oyunlara, bırakma yanıma, bir sürü iş aç başıma.