Ne ki şimdi bu?

Bu blog 2005 yılının Mayıs ayından beri tutuluyor. Kayıtların bir kısmı elimizde olmayan nedenlerle silindi. Kullanıcı Blogger ailesine 2008 yılında katılmış gibi görünüyor olabilir, siz ona inanmayın. Hem yazı hem fotoğraf olsun, bu ne kuru blog derseniz sizi Çalışmak Adamın Karakterini Bozar adlı Tumblr blogumuza alabiliriz.


Pazar, Mart 18, 2007

kendinden yorulmak

bedenin ağır gelir, düşüncelerin ağır gelir; hayallerin ise uçsuz bucaksızdır. lakin vücudunu kaldırıp yerinden çıkamazsın yollara. acın da kederin de mutluluğun da anlamsız gelmeye başlar... niçin yaşadığını sorgulamak ise çok uzun zaman öncesinde kalmıştır. ne kendini öldürmeye mecalin vardır ne de yaşama devam etmeye. kendin etmiş kendin bulmuşsundur...

hayatın akışı ise etkisiz elemandır bu noktada çünkü aslında sen kendinden yorulmuşsundur... işin kötü yanı kaçamazsın kendinden.

mutlak, müebbet bir hapistir bu ve o zamanı iyi değerlendirmek gerekir.

*

ilişkinden yorulursan ara verirsin, işinden yorulunca istifa edersin. okul boğucu geldiğinde asarsın dersleri, geçersin kenara. ailen / çevren / eş dost boğucu geldiğinde uzaklaşırsın bir süre, ruhunu dinlersin fakat iş kendine gelince bunların hiç biri mümkün değildir. kendini bırakıp gidemez, kendine siktiri çekemezsin.

*

bazen yaptığın rezilliklerden, salaklıklarından da yorulabilirsin. nasıl olur da hala "bir daha olmaz, tövbe!" demene rağmen yine aşık olmuşsundur?

sobanın sıcak olduğunu bin kez test etmene rağmen yine ona dokunmuşsundur? her seferinde aynı unutkanlığı nasıl yaparsın? "bir kez de bir işi zamanında gör be kardeşim!" diye uzar gider bu. ama huylu huyundan vazgeçmez işte. kendinle oturup konuşmalı, ya "böyle devam etmez diyerek" yumruğunu masaya vurup resti çekmeli ya da artık makus talihine boyun büküp birlikte yuvarlanıp gitme fikrine kendini iyiden iyiye alıştırmaya başlamalısın.