Ne ki şimdi bu?

Bu blog 2005 yılının Mayıs ayından beri tutuluyor. Kayıtların bir kısmı elimizde olmayan nedenlerle silindi. Kullanıcı Blogger ailesine 2008 yılında katılmış gibi görünüyor olabilir, siz ona inanmayın. Hem yazı hem fotoğraf olsun, bu ne kuru blog derseniz sizi Çalışmak Adamın Karakterini Bozar adlı Tumblr blogumuza alabiliriz.


Perşembe, Nisan 26, 2007

Büyüyünce Elif Şafak olucam!



-Aslında kazık kadar oldum ama sanki daha büyürüm gibime geliyor…-



Bir Türk olarak Strasbourg’ta doğdu, gençlik yıllarını İspanya’da geçirdi. Geldi ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi ve aynı okulun Siyaset Bilimi Bölümü’nde doktorasını yaptı. Çağdaş Batı Politik Düşüncesi ve buna ek olarak Ortadoğu üzerine yoğunlaştı.

Akademik geçmişi edebiyat anlayışını da besledi. Romanlarında her iki kültürün de yoğun etkisi hissedildi. Önce “Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinden Kadınsılık-Döngüsellik” adıyla yazdığı yüksek lisans tezi Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüllendirildi, ardından ilk romanı Pinhan ile 1998 Mevlânâ Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

Hiçbir zaman kendini bir yere ait hissetmedi. Onu ilgilendiren hep bir bütünü bozan sapma, ana yoldan çıkan tali yol oldu. Kimi zaman katil, kimi zaman kurban; kimi zaman şişman bir kadın, kimi zaman usta oldu.

Romanlarında hiç olmadığı kişilerin içine girdi. Okurlarını her bir kitabında zaman, mekan ve farklı kültür yolculuklarına çıkardı.

Tasavvuf onun edebiyatının ayrılmaz bir katmanı oldu. Aidiyetini coğrafyaların içindeki kültürlerde değil kendi içinde aradı. Onun için söylenen “postmodern” ya da “tarihi roman yazarı” gibi nitelendirmelerden mümkün olduğunca kaçındı, çünkü bu tür kategorik ayrımların yazarlar için değil kitaplar için yapılması gerektiğini düşündü.

Hangi bedenin içine girerse girsin hep “yabancı” oldu. Enkazların ardından kelimeleri çıkardı, buyur etti haznesine. Öztürkçeci aydınlar tarafından bolca eleştirildi, çünkü onların dil anlayışını topyekûn reddetti. Dili sürekli genişleyebilen bir organizma olarak gördü.

Türkiye’nin batılı yüzünü temsil etmesine rağmen tasavvuf, din ve Osmanlıca ile bu kadar yakın olması şaşırttı insanları, ama o artık bu kalıpların yıkılmasının zamanının geldiğini düşündü.

Elif Şafak, şu ana kadar yayınlanan, biri Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker ve Pınar Kür ile birlikte birbirlerinin ardından, birinin bıraktığı yerden yazdıkları “Beşpeşe” adlı romanı ile birlikte, yedi romanında beşincisi olan “The Saint of Incipient Insanities”, yani Araf’ı İngilizce olarak yazdı. Roman Aslı Biçen tarafından Türkçe’ye çevrildi.

Araf’i yazmaya başladığında “kelimeler onun zihnine öyle düştü”. Rüyasında, zihninde İngilizce şekillendiği için öyle yazıldı. Yazdıkça kendini yazdırdı. Ritmi o dilde oldu ve bu ritim “Kim gerçek yabancı? Bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri olmayan mı?” sorusunu sordu.

Yazarın aynı zamanda yine Metis Yayınevi’nden kadınlık, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat konulu yazılarından bir araya getirilmiş bir seçkisi çıktı. Son olarak ise Mart 2006 basımlı “Baba ve Piç” romanı kitapevlerinde yerini aldı.

Tüm bunların ötesinde, benim, yazarın “Bit Palas” romanını okuyarak tanışmamın ertesinde onunla ilgili en güzel anım bir telefon konuşmasında şekillendi.

Ben: Elif Şafak’ın Mahrem’i var mı sende?
Mabel: Evet, var.
Ben: Okudun mu peki?
Mabel: Hayır
Ben: Neden?
Mabel: Mahrem diye…

Gazetede çalıştığım dönemde, onunla, onun haberi olmadan karşılaşmıştım bir gün. Beyoğlu Gazetesi’nde Yurdaer Erkoca’yı bir görüşme için bekliyordu. İlk gördüğümde onun kim olduğunu bilmiyordum.

Ben: Abi ,bu hatun kim yahu?
Ferhat Uludere: Elif Şafak işte…
Ben: Hadi!
Ferhat Uludere: Valla.
Ben:  Vay be. Hatunmuş harbi!

Eski bir yazı bu. Bir dergi için yazmıştım. Sonra yitik ülke'ye kısmet olmuştu. Ardından site talihsiz bir şekilde tüm arşivini kaybedince bir daha da yazıyı görmedim. Geçen gün bir şey için Elif Şafak taraması yaparken internette http://www.elifsafak.us/ diye bir siteye denk geldim. siteden kendisinin haberi var mı bilmiyorum açıkçası. Çünkü onun http://www.elifsafak.net/
diye resmi olduğunu düşündüğüm bir internet sitesi vardı zaten. Hoş, sitede soyadı shafak olarak geçiyor ama herhalde okunma kolaylığı olsun diye. Velhasıl, yazımı elifsafak.us sitesinde "değerlendirmeler -> genel" bölümünde gördüm. İmza ile yayınlamaları da takdirimi kazanmadı değil.

Güncelleme: Elif Şafak'ın resmi web sitesi http://www.elifsafak.com.tr imiş. Güzel haber, blogdaki bu yazıya oradan da link verilmiş. Teşekkürler, hem Elif Şafak'a hem de siteyi hazırlayan ekibe...