Ne ki şimdi bu?

Bu blog 2005 yılının Mayıs ayından beri tutuluyor. Kayıtların bir kısmı elimizde olmayan nedenlerle silindi. Kullanıcı Blogger ailesine 2008 yılında katılmış gibi görünüyor olabilir, siz ona inanmayın. Hem yazı hem fotoğraf olsun, bu ne kuru blog derseniz sizi Çalışmak Adamın Karakterini Bozar adlı Tumblr blogumuza alabiliriz.


Pazar, Temmuz 27, 2008

i'm no superman




model:
bâlâ atabek, superman
fotoğraf:
marsha franco


son dönemlerimin pek harika geçtiği söylenemez. malum sıkıntılar işte, herkesin başından geçen. ama sanırım dönen dünya kafamı iyice bulandırmış olsa gerek, sınırlarımı zorluyorum.

artık ne halt oluyorsa o olan yaşamı takip etmem ise olanaksız hale geldi. bir anlamda yeni nesli kıskanıyorum sanırım. doğdukları dünya zaten hali hazırda böyle olduğu için buna uyum sağlamak onların için çok da zor olmuyor. üstelik bunun normal olduğunu bile düşünüyorlar. fakat benim ve benden önceki neslin pek hoşuna gittiğini zannetmiyorum bazı şeylerin.


seksenlerin sonunda doksanların başında çocuk olmak yani doğulan dönem bile insanlar arasında bir övgü nedeni haline geldiyse başımız ilerde çok ağrıyacak sanırım. üstelik bu bahsi geçen dönem '68 neslinin yaşadıkları dönemin o ihtişamlı fikirlerinin yanından bile geçemeyecek kadar kuru, cansız.

evet, artık çevremiz bir sürü oyuncak ile dolu ve evet, web en büyük oyuncağımız. hem artık web2.0 ile oyunlarımız çok daha neşeli. reklam dünyası ise kendini şaşırmış durumda. çocukluğumuza mı döneceğiz, yaşlılığımızla mı övüneceğiz belli değil.

bir tarafta kırışıklıklarımızdan utanmamamızı söyleyen, çizgileriniz sizin diyenler, bir tarafta ise görünüm önemlidir, yaşlı cildinizden kurtulun, çizgileriniz belirgin ölçüde azalsın diyenler. ve diğer tarafta, yani izleyici koltuğunda bir sürü şey alıp bir sürü şey olacağını zanneden biz zavallılar.


satın aldıklarımızla kendimizi bir yerlere koyacağımızı düşünüyoruz. şartlarımızı zorluyor ve elde etmeye çalışıyoruz.

bu noktada yıllar önce sumru hocanın (sumru dinçel) zorla okuttuğu, erich fromm'a ait "sahip olmak ya da olmak" (To Have or To Be?) adlı kitabını daha iyi anlamaya başlıyorum sanırım. ya da artık büyümüyor, bildiğin yaşlanıyorum... (:

bu yüzden üzgünüm, bırakın bir başkasını, sadece kendimi kurtarmaya bile yetmiyor gücüm...

hayır, süpermen değilim!

herkes kadar yırtma peşinde, herkes kadar keyfine düşkün, herkes kadar çalışkan ve herkes kadar tembelim işte ben de.

hayatım boyunca kimsenden farkım olmadığını söyledim durdum insanlara ve insanlar "bu nasıl olur?" diye sorup duruken kendimizi gözümüzde çok büyüttüğümüzü ve önemsediğimizi; eğer biraz daha aşağıdan bakarsak aslında herşeyin normal seyri içinde gerçekleştiğini ifade ettim. sanırım eğer biraz olsun farklıysam insanlardan bunun nedeni farklı olmadığımı biliyor olmam.


yine de: hayır, süpermen değilim!

bu yüzden şu an içinde bulunduğum ve artık katlanılmaz hale gelen sürecin en kısa zamanda sonlanmasını diliyorum.


ve son kez: hayır, süpermen değilim!
anca kendimi kurtarmaya yetecek kadar mermim kaldı.